8 Ocak 2016 Cuma

azmi'nin hiç de heyecanlı olmayan hikayesi


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM - GET OVER HER

Pazardan ucuza kapattığın çirkin pijamanın paçalarından fırlayan çıplak ayaklarını hatırlıyorum. Bir ayağının orta parmağını, diğerinin baş ve orta parmakları arasına sıkıştırıp, evren üzerine düşünürdün. Tırnaklarından açılan saykedelik boyut kapıları beni içine çekerken, koltukaltının naif kokusu burnumun direğini gülümsetirdi. En dolgun çapakların bile gözlerimi açmama engel olamadığı bize has sabahlarımızda, bir kolumda iki can, diğerinde canan, atılırdım bir öncekinin aynısı olacak yeni güne. Sardığın sigaraların yerini doldurmaya çalıştım nice huysuz sigaralıkla. 

Kafam olmadı. Parmakların mıydı kafamı eden? Tadına asla doyamadığım tükürüğün mü? 

Kulak memelerindeki hayal meyal tüyler yanaklarımı gıdıklar, bana onları öpmekten başka seçenek bırakmazlardı. Boynumda hissettiğim nefesin bütün uçlarımı titretirken, ruhum bir gezintiye çıkar ve ruhani hayvanlarımız birbirini düzerdi. Ortaklaşa yarattığımız elektrik kasığındaki sivilceden dudaklarıma dağıldığında fark ederdim bir ibadete daha soyunduğumu. Yepyeni bir din kendi müridini yaratırken, burnumdan akan ter göbeğine düşer, taze evrencikler doğururdu. Aramızdaki kimya tüm bilim tarihini baştan yazacak kadar gerçeküstü bir formdaydı. Birlikte geçirdiğimiz milyarlarca gece boyunca seni bir kere bile sikmedim. Sana asla normal bir insana bakıyor gibi bakmadım. Benim için çok daha üstün bir varlıktın. 

Birbirimize emanet edildiğimizi anladığımda "her şey için çok geç" diye tabir edilen zaman diliminde sürünüyordum. Üstüm başım viran. Ruh "ilk yolculuğuma çıkıyorum" diyerek son yolculuğuna gitmiş. Beyin "sikerim böyle işi" demiş, terk etmiş. 

Sonra bir düştüm ki tabiat ananın kucağına; nereye baksam benim gibisi. Toplaştık. Elimizde kalanlarla yeni 'ben'ler, yanımızda duranlarla yeni 'biz'ler yaratıp, büyükler için özel üretilmiş evcilik oyunları oynadık. En çok hiçbir problemimiz yokmuş gibi davranırken eğlendik ve saçtığımız çocuksu salyaların zeminde kuruyuşunu izledik. Çünkü bizden bir sikim olmazdı. Biz 'bir' olmuş kalabalıkların zehirli kusmuklarıydık. 

Olduramamışlar ve durduramamışlar. 

Artık fırından iki ekmek alacağım zaman, bir tanesini zamansız ekmek dilme makinesinde dildiriyorum. Çünkü hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğim komşum, öyle seviyor. Çünkü artık, boktan hayatlarımızdan sıyrılabildiğimiz nadir anlarda birbirimizin hayatlarına dokunuyor, bazı şeyleri olduğundan daha anlamlı kılıyoruz. Benim için senin hiçbir önemin kalmadı. Ben ortaklaşa yaptığımız her işte bedenimizden saçılan ışığı özlemliyorum. Ve artık yalnızca yokluğunu gözlemliyorum. 

Teşekkür ederim. Iyi ki vardın. Teşekkür ederim. Iyi ki yoksun.

Zihin Hiperaktifi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder